Nusayriler

EHLİBEYT




Ehl-i Beyt, kelime manası olarak bir evde yaşayan aile fertleri, aile demektir . Daha da açarak yazarsak Resulullah’ın (s.a.v.) eşleri, Hz. Ali (r.a.),Hz. Fatma (r.a.),Hz. Hasan (r.a.),Hz. Hüseyin (r.a.)’dır.(Hz. Ali (r.a.) Resulullah’ın amcasının oğlu olmasına karşın küçük yaşından itibaren ResulAllah’ın himayesinde ve terbiyesinde yetişmişdir , dolayısı ile evinde büyümüştür .)

Ehli Beytin asıl önemini bize anlatan olay Ehli aba (ehl-i aba) olayı yada kıssasıdır .

Ehli Aba (Arapça: حديث الكساء) veya Ehli Kisa hadisi, Resulullah’in (s.a.v.) sırtında abası olduğu  halde, abanın altına, Hz. Fatıma (r.a.)’ı, Ali bin Ebu Talib’i,  Hz. Hasan (r.a.)’ı ve  Hz. Hüseyin (r.a)’ı alması ve Ahzab Suresi’nin “Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” mealindeki 33. ayetini okumasını anlatır.

Müslim, Sünnilerce en sağlam hadis kaynakları arasında sayılandan Sahih-i Müslim’de, Peygamber (s.a.v.)’in eşi  Hz. Ayşe (r.a.)’dan (Ayşe bint Ebu Bekir) şöyle nakleder:

 

“Bir gün Resulullah (s.a.v.) sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören Hz. Hasan (r.a.)  Hz.bin Ali (r.a.) yanına geldi, Resulullah (s.a.v.) ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra Hz. Hüseyin (r.a.) geldi. Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Sonra Hz. Fatıma (r.a.) geldi, Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Hz. Ali (r.a.) geldi, Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Sonra Resulullah “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.”(Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu.”(1)

Sitemize adını verdiğimiz Ehli Beyt (ehliaba) ‘nın ne olduğunu,kimler olduğunu , neden bu kadar önemli olduğunu bilmek ve bunun hakikatini anlamak her müslümana nasip olsun inşaAllah. Bizim bu derleme yazımız da umarım bu konuda say gösterip çalışanlara bir damla olsun bir hikmet kapısını aralar diye dua ediyoruz.Dua bizden say sizden kabul Allah’ımızdan inşaAllah.

Ehli aba hadisesinin diğer isimleri  ehli kisa hadisi , al-i aba, Ashab-ı kisa olarak geçmektedir .

Kisa, rida veya aba; Hz. Resulullah’ın (s.a.v.) zamanında Arap yarım adası’nda Arapların elbiselerinin üzerinden giydikleri çok geniş ve kalınca bir giysinin adıdır.

Şimdi bu konuyla ilgili her zaman ki gibi bir uzlaşma yoktur muhtelif görüşler vardır  ; Bu görüşlerden ve nakillerden en muteber olanlarını yazıp daha sonra yorumumu yapacağım .

Müslim, Sünnilerce en sağlam hadis kaynakları arasında sayılandan Sahih-i Müslim’de, Resulullah (s.a.v.)’in eşi Hz. Ayşe (r.a.)’dan (Ayşe bint Ebu Bekir) şöyle nakleder:

 

“Bir gün Resulullah sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören  Hz. Hasan (r.a.) Hz. bin Ali (r.a.) yanına geldi, Resulullah ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra  Hz. Hüseyin (r.a.) geldi. Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Sonra Hz. Fatıma (r.a.) geldi, Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Hz. Ali (r.a.) geldi, Resulullah (s.a.v.) onu da abasının altına aldı. Sonra Resulullah “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” (Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu.”(1)

Allah Resulü, Allah’ın rahmetinin inişini gördüğünde şöyle buyurdular:

 

“Çağırın; Safiye; “Kimi çağıralım ey Allah’ın Resulü!” deyince “Benim Ehlibeyt’imi; Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyn’i çağırın! Buyurdular. Onlar geldiğinde Resulullah kendi “Kisa”sını onların üzerine örttü ve daha sonra mübarek ellerini göğe kaldırarak şöyle buyurdular: “Allah’ım! Onlar benim soyum ve evlatlarımdır Allah’ım! Muhammed ve onun soyuna selam gönder!”

İşte bu sırada Allah Teala şu ayeti nazil buyurdular:

 

“Gerçekten Allah, siz Ehlibeyt’ten kiri (günah ve her türlü çirkinliği) uzaklaştırmak ve sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab, 33)

Hakim bu hadisin senedinin sahih olduğunu kabul etmiştir. (Hakim’in Müstedrek’üs- Sahihayn’i c.3, s.147-148. )

Muhtalif nakillere baktığımızda olayın olasılıklı ümmü seleme (r.a.) evinde olduğu görülmektedir.

Yine Taberi, Tefsirinde Ümmü Selem’den şöyle rivayet ediyor:

 

“Ehlibeyt Resulullah’ın (s.a.v.) yanında sofranın kenarında oturmuşlardı. Allah Resulü (s.a.v.) onları sırtlarındaki bir kisa ile örttü ve sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım! Bunlar benim Ehlibeyt’imdir, onlardan her türlü kötülüğü gider ve onları tertemiz kıl!” Daha sonra herkesin sofrada oturduğu bir sırada Tathir Ayeti nazil oldu. Ümmü Seleme : “Ey Allah’ın Resulü! Ben de Ehlibeyt’ten miyim?” diye sordum, “Ama Allah’a andolsun ki Resulullah bu imtiyazı bana vermediler ve beni de Ehlibeyt’ten saymadılar; sadece “Sen hayır üzeresin” buyurdular.”

Şimdilik nakil olarak bu kadar almayı uygun gördüm, muhtelif başka rivayetler varsa da sonuçta bu olayın olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Şimdi bu olayı tefekkür edelim ve akış şemasına bakalım.

  1. Resulullah’ın ehlibeytine yoğun bir muhabbeti mevcut
  2. Bu muhabbet karşılıklı bir muhabbettir .
  3. Resulullah’ın Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’yı abasının altına alması
  4. Bazı rivayetlere göre Resulullah’ın ehlibeytine dua edişi
  5. Ve bu duanın neticesinde ayetin inmesi (Ahzab, 33)

Şimdi konulardan bahsedelim ve tefekkürümüzü derinleştirelim ;

Resulullah’ımızın (s.a.v.) ehlibeytine büyük bir muhabbeti mevcuttur ama bu muhabbeti tümüyle kan bağına bağlamak yanlıştır , ama Resulullah’ın (s.a.v.) soyunun Hz. İbrahim (r.a.)’dan gelmesi ve nesiller boyun o nurun kuşaktan kuşağa aktarılması da soyun önemini bize bildirir. Ama unutmamak gerekir ki Ebu Leheb, Resulullah (s.a.v.)’in amcasıdır ve Tebbet suresi ile beddua ile anılmıştır.

Yine şu ayeti kerimleri tefekkür etmek gerekir ;

 

(Ali imran 33)”Gerçekten Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim soyunu ve İmran soyunu âlemler üzerine seçkin kıldı. ”

Yani burada soyun önemi vurgulanmaktadır ama soya sahib olan bireylerin imtihanları daha büyük olmaktadır , soya sahib olup Hakk’ında aynı olmak gerekliliği vardır, ve Ehli Beyt bu manada Resulullah’ın (s.a.v.) ve Allah’ımızın hoşnutluğunu kazanmış olduğu kesindir. Zaten bu hoşnutluğun neticesinde Resulullah’ın (s.a.v.) dilinden o güzel dua hasıl olmuş , Allah’ımız tarafından hemen kabul edilmiş ve bir ayetle de tüm alemlere bildirilmiştir. O ayetin mealini hemen hatırlatayım;

 

(Ahzab 33) ”Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü’ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.”

Şimdi şunu da tefekkür etmek gerekir bu ayeti şerif neden indirildi, yani sadece bu olayı bildirmek için mi indirildi , Kuranı Kerim tüm ümmetin bir değeridir ve dolayısı ile bu ayetin ehli beyte özel manası olduğu gibi ümmetede özel bir manası vardır .

Şimdi şu ayeti hatırlatarak konuma devam etmek istiyorum;

 

(Enam 125) ”Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.”

İki ayetin arapçasında da “yuridallahu” ifadesinin geçtiğini belirmek isterim ve kuran kısmında bu ayetleri daha ayrıntılı inceleriz inşaAllah .

Birde şu ayeti hatırlatmak istiyorum;

 

(Enam 112) ”Böylece Biz, her Nebi’ye insanların ve cinlerin şeytanlarını düşman etmişizdir; bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi bunları yapmazlardı. O halde onları iftiraları ile başbaşa bırak!”

Şimdi bu ayetleri neden örnek getirdim ;

Allah’ımız “dileseydim” olurdu ama dilemiyorum diyor, diğer ayetde ise “istiyor” diyor , ve Allah’ımız istediğine göre bu olayın muhakkak olacağı açıktır , ve olmuştur da .Yani Allah’ımız ehli Beytten rics’i uzaklaştırmıştır.

Rics konusunda kısaca şunları ifade edeceğim ;

Rics” pis bir işe değerler ve “rics” dört şekildedir, Ya tabiatta olan pis bir şeydir (ceset gibi) ; veya akıl yönünden pis bir şeydir (kumar gibi); veya şeriat açısından pis bir şeydir (şirk gibi); veya tüm bu yönlerden pis bir şeydir.”  bunların delilleri şu ayetlerde mevcuttur: Maide süresi /190,Hac suresi /30,En’am suresi /145,Tevbe suresi/95

Allah’ımız kısacası bütün bu kirlerden onları temizlemiş ve pampak etmiştir. Çünkü onlar bunlara bizlerden ve kendi dönemdekilerinden çok daha layıklerdi. Allah’ımız indinde torpil olmaz .Delili nedir derseniz.

 

(HUD 45) Nuh Rabbine seslenip: «Ey Rabbim! Elbette oğlum benim ailemdendir, Senin va’din de kesinlikle haktır ve en hakimlerin en iyi hükmedenisin!» dedi.

 

(HUD 46)
Allah: «Ey Nuh, O, asla senin ailenden değildir. O, doğru olmayan bir iştir. O halde bilmediğin birşeyi benden isteme! Ben, seni cahillerden olmaktan men ederim.» buyurdu.

İşte bu ayetler açıktır .

Ehli Beytin  kendi benlikleri Hakk’ın benliğiydi , yani kısacası kendi benlikleri yoktu, Resulullah’ımızın (s.a.v.)’de onları kendi abası altına alması bunu gösterir, abanın altına alındıkları vakit kendi zahirleri (görüntüleri)  görünmez olur tek zahir olan üstünde abası olan Resulullah’dır . Yani bu kişiler kime ayndır Resulullah’a , Allah’ımız ümmet bunu böyle iyice bellesin anlasın diye ayeti de  indirmiş  ve bu manayı desteklemiştir.

Ama gelip görelim ki ehliaba’ya ne olmuş?
Hz. Fatıma şehid (olasılıkla)
Hz Ali şehid
Hz Hasan şehid
Hz Hüseyin şehid

Bu zatları Allah’ımız niye tertemiz etti hiç düşündünüz mü ?

Bizim için,onlar o kadar temizler ki Hakk’ın aynılar , verdikleri hükümler kararlar Hakk’ın aynı.Yani şunu demek istiyorum Direk sorgusuz sualsiz büyük istek ve şevkle onları halife yapmamız ve dediklerine harfiyen uymamız gerekirken halifeliği yangından mal kaçırır gibi Resulullah’ın henüz defin işlemleri bitmeden bir kumpasla almak hiç yakışık aldı mı?

Peki sonrası ne oldu ehlibeytin şehid olma süreci , kime yazık oldu ?

Bizlere yazık oldu onlar şehid oldular şehidlik makamına erdiler ya biz hurafeler, bidatler , zulumler arasında kaldık …

Onlara böyle yapılması nedeniyle şu an müslüman dünyası bu haldedir.

Bizim amacımız ise yeniden ehli aba ,ehli beyt sevgisini hatırlatıp bu olayları konuşarak Hakk’ı yerine teslim etmek ve Hz. Mehdi (a.s.)’ı Allah’dan niyaz etmeye yüzümüzün olması içindir. Çünkü oda Resulullah’ın soyundan ehli beytinden olacaktır.

Ehli beyte yapılan zulmu yapan zihniyeti içimizden def etmedikçe onların eksik ve yanlış öğretilerinden vazgeçmedikçe Deccalin kuklası olmaya devam edilecektir.

Felah Ehli Beyt’in manasındadır,
Felah Ehli Beyt’i anlamaktadır,
Felah Ehli Beyt’i canı gönülden sevmektedir,
Felah Ehli Beyt’e zulm eden zihniyeti tanıyıp uzaklaşmaktadır.

Ehli Beyt mevzusunun anlaşılması ile her batıni kapı açılacaktır , O’nlara duyulan muhabbet ve sevgi Allah’a, Resulullah’a (s.a.v.) duyulan sevgidir. O’nlara sevgisi olmayan ölmeden ne yapıp etmeli bu halinden uzaklaşmalı temizlenmelidir.

 

Kaynak: http://ehli-beyt.net/default.asp?sayfalari=goster&sayfano=42&katne=23

 

1- Sahih-i Müslim, c.4, s.1883, hadis.2424 (Kitab-ı Fezâili’l-Sahabe, bab-ı fezâil-i Ehl-i Beyt, 44500).


Bugün 7 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol